Samstag, 22. September 2007

Hirvatistan Notlari: (Rovinj’den Medulin’e)

Rovinj gibi rüya bir sehri birakip gitmek tabii biraz zor ama Hirvatistan sahillerinde öyle güzel yerler görüyorsunuz ki, sonra dönüp baktiginizda, resmin bir cok kendine özel parcadan olustugunu daha iyi anliyorsunuz.

Rovinj ACI marina’dan ayrilip karsida bulunan Sveti Katarina adasini sancaginizda birakip, güney yönüne dogru ilerliyoruz. Buraya kadar olan bölümdeki gibi karayi iskelemize alip belli mesafede kiyi seyri yapiyoruz. Marina’dan yaklasik iki mil kadar güneye inince bir burnun uzantisinda kac kücük adayi bordalayinca, yaklasik 135 derece ile 10 mil kadar güneydeki Brijuni adalarina ulasiyoruz. Adalara kadar iskelemizde bir kac kücük yerlesim yeri görecegiz ama bunlar hem bu bölgede etkili olan Mistral’den koruma saglamaz hem de cok bir albenisi yoktur.

Yaklasik on mil sonra önce Kücük Brijuni sonra Büyük Brijuni adasini sancagimiza alip, Fazana Kanalina giriyoruz. Fazana eski meydanin ortasindaki Kilisesi, tas evleri, temiz sahil seridi, cam agaclari ile tipik bir balikci köyü. Buradan karsidaki Brijuni adasina kücük motorlar calisiyor. Yaklasik 15 dakika icinde adalara variliyor.

Benim icin bu kücük köyün bir baska anlami daha var.
Hirvatistan yillarinda bir projde birlikte calistigim bir arkadasim bu bölgede yapacagim seyri duyunca, “Fazana’ya gidince beni düsün, cünkü orasi benim dokuz yasimda denizi ilk defa gördügüm yerdi” demisti. Zagreb’de yasayan, eski Yugoslavya dönemlerinde yillar boyu denizi duymus ama görmek icin koca dokuz yil beklemis o arkadasimin, “Deniz” derkenki mutlulugu ve özlemi, denizde büyümüs bir cocuk olarak ne kadar sansli oldugumu bana hatirlatmisti.


Fazana’nin önünde kücük bir barinak olmasina karsin uzun süreli kalmak icin cok uygun degildir.

Keine Kommentare: