Samstag, 22. September 2007

Hirvatistan Notlari: (Rovinj’den Medulin’e: Pula)

Brijuni adasindan güneye dogru inerken 2-3 mil sonra iskele tarafinizda Pula sehrinin icinde bulundugu körfezi göreceksiniz. Bu bölgeye kadar bir cok yerde demirleme yasagi varmis. Seyir yaparken dikkatimi cekmemesine ragmen haritada bu bölgeyi cikarirken fark ettim. Bu konuda seyir öncesi aktüel notlari almakta fayda var. Genelde yogun bir deniz trafigi olmasi sebebiyle, serinlemek amaciyla bir yerde kisa mola veriyor olmanizin problem yaratacagini sanmam. Bu bölgede giris kisminda güzel koylar olmasinin yaninda en büyük etkinlik Pula sehrinin kendisi. Pula bölgedeki en büyük sehir. Bana, merkezindeki demiryolu, liman vs. sebebiyle cok cekici gelmiyor. Ama arenasi ve anfi tiyatrosu icinde verilen konserler ve etkinlikler, kendine has eski sehri ile yine de görülmesi gereken bir yer. Merkezde arenaya yakin ACI Marinayi bulacaksiniz. Cok fazla hareketlilik olmasi ve sehir yogunluguna cok yakin olmasi sebebiyle kafa dinlenecek bir marina degildir ama aktivitelere yakinligi ve yürüyerek sehre ulasma avantajlari sebebiyle tercih edebilirsiniz. Marinanin ortasinda yuvarlak bir yapi (icinde marina ofisi ve bir restaurant), arkasinda tipik demirperde görüntüsü, denize paralel uzanan sevimsiz bir bina var. Bu sebeple diger sehirlerdeki eski ve mistik görüntü yerini alisik olmadigimiz sehir görüntüsüne biraktigi icin bu marinayi pek sevmemistik. Sonra mükemmel isiklandirilmis arenada izledigimiz Simply Red konseri Pula’yi gözümüze daha sevimli gösterdi.




Gündüzleri yarimadayi dolasip güneydeki güzel koylarda denize girip, aksam marinaya dönüp sehirde güzel bir yemek ve arkasindan arenada bir konser (mesela 2005'te Cesaria Evora süperdi) iyi bir tercih olabilir. Konser programlarini önceden almanizi ve Pula ziyaretinizi ona göre ayarlamanizi tavsiye ederim. (Arena resmi Pula info albümünden alinmistir)

Hirvatistan Notlari: (Rovinj’den Medulin’e: Brijuni adalari )

Brijuni Adalari:

Bu bölgedeki görülmesi gereken yerlerden birisidir. Eski Yugoslavya’nin lideri Tito’nun adasi olarak anilan Brijuni simdi milli park olarak ziyaretcilere acilmis. Buradaki Büyük Brijuni adasinin Fazana’ya bakan yüzünde, kücük motorlarin da yanastigi bir mendirek var.
Adanin tarihinde 1800'lü yillarin sonunda Avusturyali bir isadaminin satin almasi sonrasinda adada yaygin olan sitma ile Alman Robert Koch’un mücadelesi dönüm noktasi olmus. Batakliklar kurutulup sitma önlenince turistik acidan hareketlilik baslamis. Ikini dünya savasi sonuna kadar ada Italyanlara sonrasinda da Yugoslavya’ya gecmis. Lider Tito adayi residans olarak kullanmaya baslayinca, bir cok devlet adami, diktatörler ve sanatcilari burada agirlamis. Adada cesitli bitkiler yetistirtmis, kendisine hediye edilen hayvanlardan özel bir park yaratmis. Tabii ki o dönemde ada halka kapaliymis.(Yukaridaki resim, Karl Ludwig'in albümüne aittir.)

Büyük Brijuni adasindaki mendirege kendi teknenizle de gelmeniz mümkün, derinlikler müsait ve genelde korunakli, saglam tonozlari var. Buraya kictan kara yanasabilirsiniz. Yanliz baglama ücretleri yüksektir(10metre bir tekneye yüksek sezonda 100Euro/gün). Bu mendirek disinda adalarda koylara demirlemek biz gittigimizde yasakti .Gectigimiz sezon iki koyun demirlemeye acilacagini duydum ama detayli bilgim yok. Mendiregin icinde bir otel binasi var, hemen yanindan adayi gezebileceginiz traktörün cektigi bir römork kalkiyor. Cok zengin bitki örtüsünü, hediye getirilen hayvanlarin bulundugu parki görmeniz mümkün. Tito müzesi de ilginc bir yer. Burada Cumhurbaskanimiz Celal Bayar’in Tito’yu adada ziyareti sirasinda cekilmis resmi ve daha bir cok ünlü ile resimleri görmek mümkün..
Tito’ya hediye edilen hayvanlarin bir kismi doldurulmus olarak burada sergileniyor. Yugoslavya tarihi ve o yillardaki düzenle ilgili fikir edinmek mümkün.
Aslinda yukaridaki haritadaki bir cok koyu görünce, böyle zengin ve güzel bir adanin demirlemeye yasak olmasina insan üzülüyor.

Ayrica kücük Brijuni adasina bakan tarafta Romalilardan kalma tarihi sehrin kalintilarini görebilirsiniz. Yesille mavinin birbirine karistigi bir kac güzel koy bu sehrin önünde uzaniyor ama adayi gezerken programa tabi oldugumuz icin, denize girmek yerine uzaktan seyretmeyi yegledik.

Bu bölgeyi gezmeyi planlayanlara, yarim gün ayirip Brijuni adasini görmelerini tavsiye ederim.
Özellikle havanin kapali oldugu bir güne denk getirirseniz, hem günü degerlendirmis hem de sicaktan etkilenmemis olursunuz.


Hirvatistan Notlari: (Rovinj’den Medulin’e)

Rovinj gibi rüya bir sehri birakip gitmek tabii biraz zor ama Hirvatistan sahillerinde öyle güzel yerler görüyorsunuz ki, sonra dönüp baktiginizda, resmin bir cok kendine özel parcadan olustugunu daha iyi anliyorsunuz.

Rovinj ACI marina’dan ayrilip karsida bulunan Sveti Katarina adasini sancaginizda birakip, güney yönüne dogru ilerliyoruz. Buraya kadar olan bölümdeki gibi karayi iskelemize alip belli mesafede kiyi seyri yapiyoruz. Marina’dan yaklasik iki mil kadar güneye inince bir burnun uzantisinda kac kücük adayi bordalayinca, yaklasik 135 derece ile 10 mil kadar güneydeki Brijuni adalarina ulasiyoruz. Adalara kadar iskelemizde bir kac kücük yerlesim yeri görecegiz ama bunlar hem bu bölgede etkili olan Mistral’den koruma saglamaz hem de cok bir albenisi yoktur.

Yaklasik on mil sonra önce Kücük Brijuni sonra Büyük Brijuni adasini sancagimiza alip, Fazana Kanalina giriyoruz. Fazana eski meydanin ortasindaki Kilisesi, tas evleri, temiz sahil seridi, cam agaclari ile tipik bir balikci köyü. Buradan karsidaki Brijuni adasina kücük motorlar calisiyor. Yaklasik 15 dakika icinde adalara variliyor.

Benim icin bu kücük köyün bir baska anlami daha var.
Hirvatistan yillarinda bir projde birlikte calistigim bir arkadasim bu bölgede yapacagim seyri duyunca, “Fazana’ya gidince beni düsün, cünkü orasi benim dokuz yasimda denizi ilk defa gördügüm yerdi” demisti. Zagreb’de yasayan, eski Yugoslavya dönemlerinde yillar boyu denizi duymus ama görmek icin koca dokuz yil beklemis o arkadasimin, “Deniz” derkenki mutlulugu ve özlemi, denizde büyümüs bir cocuk olarak ne kadar sansli oldugumu bana hatirlatmisti.


Fazana’nin önünde kücük bir barinak olmasina karsin uzun süreli kalmak icin cok uygun degildir.

Freitag, 7. September 2007

Hirvatistan Notlari (Istra Yarimadasi: Kuzeyden-Rovinj'e)

Hirvatistan'in Slovenya'yla olan sinirindan, güneye dogru inerken genel olarak sahillerden bir ila iki mil arasi bir uzaklikta seyretmeyi tavsiye ederim. Burada sular cok derin degildir ve Istra yarimadasinin en güney burnuna kadar bir cok siglik vardir. Gerci bir cogu samandira ya da fenerle isaretlidir ama calismayanlarina da sahit oldum. Bu sebeple kiyiyi gözden kaybetmeden muhakkak harita ile seyri öneririm.

Kalbe benzeyen Istra yarimadasinin bati ucunu bordalayip güneye döndügünüzde yaklasik 4 mil kadar sonra iskelenizde kalacak olan Umag sehri korunakli bir koyun icindedir. Umag koyuna gelmeden fenerle isaretlenmis döküntüler vardir bu yüzden aciktan seyredip marina dis mendiregini görünce koya girmek gerekir. Koya, eski sehrin önünden uzatilmis mendiregin ve Marina mendireginin arasindan girdiginizde eski sehri ve gümrük ofisi sancaginizda kalir, iskelede ise ACI marina vardir. Marinasiyla ve gümrük ofisiyle Slovenya'dan cikanlara hem gümrük islemleri hem de gerekirse konaklama imkani saglar. Klasik Istra dokusuyla, temizligi ve korunmusluguyla güzel bir balikci köyüdür. Genelde tekne transferi yapanlar Slovenya'dan cikinca ilk uzun etaplarini yapip bu kiyilara ugramadan ortalalardaki adalar grubuna kadar inmeyi yeglerler. Ama detayli olarak Hirvatistan'i gezmeyi düsünenlere Umag'i görmeyi tavsiye ederim.

Umag'dan 7-8 mil güneye indiginizde yine iskelenizde kalacak olan Novigrad sehri de konum olarak ve doku olarak Umag'la benzerlikler gösterir. Novigrad'a denizden gitmedim ama görülmesi gereken bir yer oldugunu söyleyebilirim. Güzel de bir marina yapiliyordu, bu acidan Umag'a bir alternatif olabilir. Yanliz acigindaki sigliklarin bir cok marina sohbetinde konusu gectigini söyleyebilirim.

Novigrad'dan güneye inerken iskelenizde irili ufakli bir cok koy ve yerlesim yerleri göreceksiniz. Bunlar icinde yaklasik 10 mil mesafedeki Limski Kanali, kiyi seridinden 5 mil kadar iceriye giren bir fiyorddur. Kuzey yamacindan fiyordun iclerine dogru doyumsuz bir manzarasi vardir.


Benim bu bölümde tavsiye edecegim en önemli bölüm Limski kanalinin yaklasik 5 mil kadar güneyindeki Rovinj'dir. Biz 2003 yazinda bu bölgede 10 gün kadar gezdik.
Rovinj; eski sehri, daracik sokaklari, yarimada'nin ortasindaki katedrali, sanat galerileri, ve kendine has mimari zenginligi ve kültürü ile kuzeyde en begendigimiz yerdi diyebilirim. Eski sehir yukardan bakildiginda karayla dar bir baglantisi olan bir yarimada üzerinde kurulu. Ortada bulunan katedralin kulesine 10 Kuna (yaklasik 1,5 Euro) ücretle cikiliyor. Müthis bir manzara ayaklarinizin altinda, bir tarafta önündeki kücük adayla korunan güney kismi ve kücük teknelerin bagli oldugu limani, daha ileride marinasi, kara tarafi yemyesil, denize bakiyorsunuz kiyilar dantel gibi kuzey-güney hattinda uzaniyor. Önünde serpistirilmis onlarca adanin arasinda ve yarimadanin iki tarafindan asagi yukari seyreden yelkenliler, ayaklarinizin altinda korunmus eski evleri, daracik sokaklariyla bir ortacag sehri.

Rovinj; tarihte Bizans imparatorluguna, Venediklilere ve Habsburg Hanedanliginin yönetimine girmis. Daha sonra Italya'ya ve 1947'de Yugoslavya'ya baglanmis. 1991'den beri de bagimsizligini ilan eden Hirvatistan'a ait. Ama bu tarihsel sürec sebebiyle rönesansin, barok tarzinin ve neoklasizmin bir cok mimari örnegine rastliyorsunuz. Özellikle Italya'nin cok kuvvetli etkisi ve cokca da Italyan azinlik mevcut. (hem azinlik hem cok olmadi ama, gercekten öyle:) )

Dar sokaklarin, ag gibi ördügü eski sehirde bir cok sanat galerisi var. Savas'in yipratici etkisiyle insanlarin kacis icin kendilerini sanata verdikleri ve bu sebeple eski Yugoslavya'da cok fazla sanatci ve eserin var oldugu cokca öne sürülen bir tez.
Bir gün Katedral'den sehrin kuzey bölümüne iniyoruz. Sol tarafta kücük köse bir atölye'de oldukca büyük bir manzara resmi gördüm. iskele gibi gelisi güzel denize dogru atilmis taslarin önünde bagli ufak bir sandal, denize aksi vurmus alti mavi, yesil, turkuaz ton ton deniz... Icim gitti resme; o kadar güzel o kadar etkileyici... Cigercinin kedisi gibi habire gidip bakiyorum ama o zaman icin cok iyi bir para. Isin komigi o zamanlar Almanya'da kiralik kücük bir dairede kaliyorum. Evde o resmi asacak büyüklükte duvar yok ;) O resmi alamadan ayrildim Rovinj'den, hala icimde uktedir. Ama belki de kismet olur ilerde biryerde karsima cikar, [nasilsa simdi büyük duvar da var artik ;) ] alir, hayatimin sonuna kadar zevkle seyrederim diyorum.

Olur da bir gün yolunuz düserse sehrin kuzey girisinde ara sokaklardan birinde pizzaci "Da-Sergio'yu" bulun. Klasik olacak ama kime sorsaniz gösterir zaten. Sezona göre biraz beklemek gerekebilir ama deger, cok memnun kalacaksiniz. Bir de genelde dondurmacilar makedonyadan buraya calismaya geliyorlar ve Türkce biliyorlar. Biri yan mi bakti, dalin bir dondurmaciya, bir anda Osmanli torunu 30 kisi olur, carsinin altini üstüne getirirsiniz :)

Daldik resme, pizzaya, denizleri unuttuk. Kuzeyden gelip Rovinj'e, iskelenizde eski sehir, sancaginizda Sveti Katarina adasi olacak sekilde girebilirsiniz. Iskelenizde kücük balikci teknelerinin baglandigi bir mendirek olacak. Buraya cok nadir olarak yatlarin baglandigini gördüm. Sancakta sehrin marinasi var. Bu da ACI grubuna dahill Hizmeti iyi, baglanin rahat edin derim.

Marina'dan güneye dogru inerken bizim Kusadasi Güzelcamli'yi andiran bir milli park var, önü adalarla korundugu icin ve dibi kum oldugu icin orada acikta demirlemek mümkün. Bir gece marinada otururken aniden baslayan bir mistral adalarin arasindan öyle bir deniz kaldirmisti ki, serpintiden deniz kenarinda sokakta yürüyememistik. Rüzgar gece boyu deli gibi esti. Ertesi gün hava düzelip milli parka denize girmeye gittigimizde alargada demirli ahsap bir yelkenlinin demir tarayip sahile ciktigini gördük. Kaptani kurtarayim derken tekneyle kiyi arasinda kalmis kolu kirilmis, teknenin malzemeleri sahile sacilmis, bir de kurt köpegi sahibinin pesinde dolanip duruyor, cok moral bozucu bir manzaraydi. Bir de tekneyi balonlarla yüzdürüp marinaya cekerlerken tekrar batirmislardi. Yani bu sebeple hava raporu almadan mistrale acik koylari önünde ada bile olsa tavsiye etmem.

Hirvatistan Notlari (Gezdigimiz Bölgeler)


Hirvatistan'da en kuzeydeki Istra Yarimadasindan en güneydeki Cavtat'a kadar bir cok yeri gezme firsatimiz oldu. Bu seyahatlerimizin bir kismini charter tekneleriyle büyük bir kismini da teknemiz Hooper'la yaptik. Hirvatistan seyahatlerimizi 2002 - 2006 yazlarinin büyük bölümünde yaptik. Hemen her hafta sonunu teknemizde gecirdik.

Sizlerle birlikte kuzeyde Rovinj'in büyüleyici eski sehrini, Brijuni adasindaki milli parki ve daha bir cok güzel koyu gezecegiz, Pula'nin arenasinda konserlere gidecegiz.

Kvarner körfezinde essiz riviera Opatija, Krk Adasi ve Cres adasini gezecegiz. Bu seyirlerden birinde tek basima bir hafta sonunda Krk adasini dolasip Opatja'ya döndügümde yasadiklarimi yazacagim.

Kuzey Dalmacya'da Pasman ile Ugljan adasinin arasindan gecip Kornati adalar grubundaki milli parka gidecegiz, Katina'da balik yiyecegiz, issiz adalar arasinda yelken yapacagiz. Biograd ve Murter'e inecegiz. Essiz güzellikteki Mali Losinj adasina dogru yelken acacagiz.

Orta ve Güney Dalmacya'da ise muhtesem güzellikteki eski sehirleri gezecegiz, Sibenik'e gidip oradan Krka Selalelerine cikacagiz. Split'e, Trogir'e, Hvar adasina, Korcula'ya gidecegiz. Dubrovnik'e dogru seyredip buradan sinira dogru inip Hirvatistan notlarimizi bitirecegiz.

Bölümleri haritalar ve resimlerle destekleyecegim, kendi arsivimdeki resimlerin yetersiz kaldigi yerlerde baska kaynaklardan yararlanacagim.

Üstteki harita, seyahat notlarini bölecegimiz dört bölgeyi (Istra yarimadasi, Kvarner ve adalari, Kuzey Dalmacya, Orta ve Güney Dalmacya) gösteriyor. Bu bölgelerde kagit harita setimin yaninda navigasyonda Garmin Chartplotter ile uyumlu calisan Blue Chart haritalarini kullandim. Croatian Water Pilot ve ayrica bölgeleri ve sehirleri anlatan kaynak kitaplarimiz da elimizin altindaydi.